VİŞNE BAHÇESİ ADLI ESERİN ANALİZİ
VİŞNE BAHÇESİ
Hemen hemen hepimiz eserlerini okumasak bile Çehov'un ve Maupassant'ı duymuşuzdur. Bu iki isimden Maupassant, olay hikayesi tarzını temsil ederken Çehov ise durum hikayesini temsil eder. Kısaca durum hikayesi, hayatın olağan akışı içerisinde bir kesiti yansıtır. Olay hikayesindeki gibi giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşmaz. Karakterler doğal ortamlarında hissettirilir. Anlatılan kesit haricinde kalan olaylar okurun hayal gücüne bırakılır.
Bu yazımızda Anton Çehov'un hayatının son kertesinde yazdığı Vişne Bahçesi adlı oyununu bir tiyatro eseri olarak değil de edebi bir eser olarak inceleyeceğiz. Çehov ile tanışmam uzun yıllar öncesine dayanıyor. Halihazırda Rus edebiyatına ilgi gösteren bir okur olarak Çehov benim gözümde her zaman hayatın doğal ve gerçek yüzünü gösteren bir yazar olarak yer etti. Eserlerinde yaşadığı dönemden izler bulmak mümkün ve bunu bir eleştiri olarak değil gerçeklik olarak bize aktarması çok daha güzel. Bizde Vişne Bahçesi oyununu analiz ederken genellikle o dönemin tarihsel gerçekliğinden bahsederek esere ışık tutmaya çalışacağız.
Eserin Özeti
Dedelerinden kalma bir vişne bahçesi olan Bayan Ranevskaya savruk yaşamından mütevellit borçlanmıştır. Paris'te uzun bir tatil geçiren Bayan Ranevskaya çiftliğe döndüğünde gerçekle yüzleşir. Elindeki en değerli şey olan, çocukluğunu geçirdiği vişne bahçe açık arttırmaya çıkarılacaktır. Ranevskaya biri öz diğeri evlatlık olmak üzere iki kızı ve ağabeyiyle yaşar. Bunlara birçok ta hizmetçi eşlik eder. Eski bir kölenin oğlu olan tüccar Lopahin, bayan Ranevskaya'ya yardım etmek maksadıyla bir öneri sunar. Vişne bahçesini yazlık yapımı için vermesini teklif eder. Böylece tam borçlarını ödeyebileceğini hatta üstüne para dahi kalabileceğini söyler. Fakat hiçbir zaman Bayan Ranevskaya'dan olumlu veya olumsuz bir cevap alamaz. Vişne bahçesinin satılacağı güne kadar Ravenskaya ve çevresindekiler üzülmekten, ahlanıp vahlanmaktan ve boşa çene çalmaktan başka bir şey yapmazlar. Tüccar Lopahin daha önce sunduğu teklifi birkaç defa daha tekrarlar ama bir sonuç alamaz. Bu arada uzun zamandır üniversite öğrencisi olan Trofimov aileyi ziyaret eder ve konuşmalarıyla hem onların bu hale nasıl geldiklerini hemde sadece onların değil Rus toplumunun kurtuluşu için birkaç nutuk çeker. Velhasıl bahçenin satılacağı gün gelip çatar. Ranevskaya'nın ağabeyi Gayev ve Lopahin açık arttırmaya giderler. Lopahin açık arttırmaya girer ve vişne bahçesini almayı başarır. Çiftliğe geri döndüklerinde bunu oradakilere açıklar. Çok mutludur. Daha önce dedelerinin adımını bile atamayacakları çiftliğin artık sahibidir. Bahçeyi yazlık yapmak için planlar kurmaya başlar. Ranevskaya ve ailesi için ise artık ayrılık vaktidir.
Eserin Yazıldığı Dönem
Rusya tarihinde 19. yüzyılının ortaları ve 20. yüzyılın başları büyük önem taşır. 18. yüzyılın sonlarına doğru halkın önemli bir kısmını oluşturan serfler (toprak köleliği) ayaklanmış ve özgürlüklerini istemiştir. Zamanın yönetimi, bir kısım geçiştirici haklar tanısa da serfler bunlarla ikna olmamış tam bir özgürlük ve toprak mülkiyeti istemiştir. Değişen içtimai yapının da etkisiyle 19. yüzyılda ayaklanmalar iyice artmış ve II. Aleksandr duruma müdahale etmiştir. 1861 de toprak köleliği kaldırılmıştır. Fakat hukuksal anlamda özgür kalan köylüler iktisadi anlamda özgürlüklerini kazanamamıştır. Çünkü toprak arazilerinin büyük bir bölümü çiftlik sahibi olanların elinde bulunmaktaydı. Oysa ki halk toprak sahiplerinin topraklar üzerindeki egemenliğinin kaldırılması ve bu toprakların köylülere bölüştürülmesi taraftarıydı. Nitekim özgürlük gelmiş olsa da bu sebeplerden dolayı eylemler ve ayaklanmalar daha da arttı. Sanayileşme ile birlikte kentlerde işçi sınıfı yükseldi, ariktokrasi ise güç kaybetmeye başladı. Bu iki grup arasında gerilim arttı. Bu süreç 1917 Ekim devrimine kadar devam etti. 1903 yılında ortaya çıkan bu eser işte böyle bir dönemde yazıldı.
Eserin Analizi
NOT: Bu analiz Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarının 2012 basımı Büyük Oyunlar kitabı referans alınarak hazırlanmıştır. Vişne Bahçesi oyununun tek kitaplık bir basımı yine aynı yayın evinden çıkmıştır.
Bazı eserler vardır; yazar okura sadece bir kaç söz söylemek ister. Birkaç sayfa yalnızca... Bunun için bir kurgu hazırlar, karakterler yaratır, mekanı belirler, zamanı seçer ve ortaya edebi bir eser çıkar. İşte Vişne Bahçesi böyle bir eser. Hikayeye ikinci perdede dahil olan üniversite öğrencisi Trofimov'un sözleri (sy:426-427 ve 430-431) bu cinsten sözlerdir. Bizde eserin merkezini oluşturan bu sözler üzerinden esere ışık tutacağız.
"İnsanlık, sahip olduğu güçleri yetkinleştirerek ileriye doğru gidiyor. Onun bugün akıl erdiremediği şeyler, bir zaman gelecek, elle tutulurcasına anlaşılır olacaktır; fakat çalışmalıyız, gerçeği arayanlara tüm gücümüzle destek olmalıyız. Rusya'mızda şimdilik çok az kişi çalışıyor. Benim tanıdığım aydınların büyük çoğunluğu hiçbir şey araştırmazlar, hiçbir şey yapmaz ve şimdilik emek harcamaya yetenekli değiller. Kendilerini aydın diye adlandırırlar ya, hizmetçi kadına, "sen" diye çağırır, köylülere hayvan davranır gibi davranırlar. ciddi hiçbir şey okumazlar, hemen hemen hiçbir şey yazmazlar, bilimin sadece sözünü ederler, sanattan pek az anlarlar. Hepsi ciddidir, hepsinin yüzünden düşen bin parçadır, ciddiyet konusunda hiçbiri burnundan kıl aldırmaz, durmaksızın felsefe yaparlar... Ama tüm bu aydınların gözü önünde işçiler çok kötü beslenmekte, yastıksız uyumakta, tek göz odada otuz-kırk kişi barınmaktadır. Nereye baksak karanlık, rutubet, ahlaksızlık... Ve çok açık bir şey ki, bizde tüm iyi konuşmalar, sadece ve sadece başkalarını ve kendimizi kandırmak içindir." (sy:426-427)
Özellikle koyu puntolarla yazılı bölüm çok önemli. Çünkü bilimin ve insanlığın nasıl gelişme gösterdiğini çok iyi özetliyor. Düşünsenize gerçekten de daha dün misal uzay hakkında pek az şey biliyorken, bugün Big Bang den Mars'a gitmekten ve kara deliklerden bahsediyor olduk. Bugün hayretle baktığımız şeyler yarın bizim için sıradan olacak. İnsanlık için her zaman daha ilerisi olacaktır.
Konuşmanın devamında o dönemdeki Rus aristokrasisinin gelişen dünya karşısındaki pozisyonu tasvir edilir. Bilgisiz, görgüsüz ve gaddar olduklarından söz eder. Bunun yanında işçiler ise tam bir zavallı olarak yaşarlar. İşte yukarıda bahsettiğimiz ayaklanmaların müsebbibi bu ortam oluyor. Bayan Ranevskaya da bu aristokrasinin tipik bir parçasıdır. Çiftliğini kurtarmak için hiçbir çaba sarfetmez. Ağabeyi Gayev ile birlikte beyhude sohbetlerin içine dalarlar. Bunun sebebini anlamak için de yine Trofimov'un 430-431'inci sayfadaki konuşmasına başvuracağız:
"...sizin dedeniz, dedenizin dedesi, tüm atalarınız köle sahibi derebeylerdi. Şimdi soruyorum size, bahçenizdeki her bir vişneden, her bir yapraktan, her bir ağaç gövdesinden size insan varlıklarının baktığını hissetmiyor musunuz; seslerini işitmiyor musunuz onların... Sizlerin tümünü, bugün yaşamakta olanlarınızı ve daha önce yaşamış atalarınızı, canlı insanların mülkiyetine sahip olmak çarpıklaştırdı... Ve böylece, anneniz , siz ve dayınız, başkalarının hesabına, borç karşılığında, kapınızın eşiğinden bile içeri sokmadığınız başka insanların sırtından yaşadığınızın farkında bile değilsiniz... En azından iki yüz yıl geri kaldık. Henüz hiçbir şeyimiz yok. Sadece felsefe yapıyor, tasadan yakınıyor, ya da kafayı çekip duruyoruz. Çok açık bir şey ki, bugünü yaşamak için önce geçmişin kefaretini ödememiz, onun hesabını görmemiz gerekir. Bu kefaret de ancak acı çekerek, olağanüstü, sürekli bir emekle ödenir."
Marksist anlayışın etkisinin görüldüğü bu ile aslında eser bizlere ne demek istediğini gayet net anlatıyor. Zaten dediğim gibi Çehov'u bu yüzden seviyorum. Sadece kitabın özetini çıkarsam ve size bu iki konuşmayı aktarsam eminim eser hakkında kafanızda oluşan soruların büyük bir kısmı cevap bulacaktır.
Sona Gelirken
Bugünümüze baktığımızda, arşı delen kulelerin içinde oturan bizler için mülkiyet kavramı sanırım pek kalmadı. O günde olduğu gibi artık emeksiz bir fayda edinmek bizler için neredeyse imkansız. Tarihte aristokrasi, derebeylik, feodalizm gibi kavramlar yok olmuş gibi gözükse de bugün bu düzen farklı isim ve şekillerde devam ediyor. Adalet nesnel bir kavram değildir. Adalet her insanın içinde farklı tezahür eder. Her ne kadar tarihte cesur insanlar eşitlik için, adalet için, barış için uğraşsalar da bu değerlerden yoksun bir kişi bile çıksa bütün bir toplumu felakete sürükler.

‘’Bir dakikacık daha oturacağım. Sanki daha önce bu evin duvarlarını, tavanlarını hiç görmemiştim. Şimdi içime sindirecekmişim gibi bakıyorum onlara, sımsıcak bir sevgiyle.’’
YanıtlaSilAnton Çehov – Vişne Bahçesi Kitap Yorumu: https://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kitap-yorumu-anton-cehov-visne-bahcesi/